Bu kelime ne zaman aklıma otursa; karanlıkta sobanın camından vuran ışıkla aydınlanan bir köy evi çizerim hayalimde. Sobanın üstünde kestaneleri kavurmak cama vuran yağmur damlalarının şarkısı ve huzur…
Muhabbet lokma lokma yenen bir yemek gibi yavaş ve sakindir. Hayatın telaşından uzaklaşır insan, yüzler seçilmez loş ışıkta ama yinede hiç bu kadar eğlenceli değildir görmediğin biriyle konuşmak.
Bu insanın iştahla istediği olaya kahrolası elektrikler gittiği zaman ulaşılıyor bizim evde.Medeniyet diye bahsettiğimiz o televizyonların,bilgisayarların,telefonların hayat damarlarından birinin kopması gerek ve yeterli.
Bu teknoloji bizim karımıza mıdır zararımıza mı aklım ermiyor, erdiremiyorum.
Necip Fazıl KISAKÜREK (1904-1983)
18 yıl önce



0 yorum yap:
Yorum Gönder